29 Temmuz 2009 Çarşamba

Süpriz

Bu fotoğrafı ilk gördüğümde aklıma gelen tek şey babamdı.Onunda kol kılları aynı ve onunda iki tane yakın yaşlarda kızı vardı.İlk okula başlamadığım zamanlardan birinde babamın o genç hallerinde işten gülerek geldiğini hatırlıyorum.El salladı gel dercesine.Gittiğimde elindeki siyah kalın ve büyük naylon poşedi farkettim.Sordum büyük bir hevesle ama cümlelerimi hatırlamıyorum.Süpriz dedi dişlerini göstererek oda mutluydu.Arkasından koşa koşa hızlıcak çıktım merdivenleri.Kapıyı açan anneme babamdan önce söyleme heyecanıyla hızlı bir depar atıp öne geçtim ve babamın bize süpriz aldığını söyledim.Hepimiz toplandık siyah naylon poşetin başına.Hızlıca açılmasıydı tek istediğimiz.Ve sonunda açıldı poşet içinden kenardaki demirleri papatya gibi olan duvar saati çıktı.Babamın bize süprizi.Bütün hayatımın ilk süpriz kavramı mahvolmuştu.Neden bir oyuncak değildi de bir duvar saatiydi.Geri dakikalarıda hatırlamıyorum yada hatırlamak istemiyorum.Umrumda değildi.Daha sonraları o süpriz saatin papatyaları gelen hızlı topların şiddetiyle tek tek kırıldı zaten.Hayattaki bazı inançlar doğruluk payı taşıyor buna şimdi karar verdimki ilk süprizdeki hayal kırıklıklarım hep aynı süprizlerle devam etti.Hayat senden bir süpriz istemiyorum ama lütfen bunları duyup da icra memurlarını dayama kapıya.

0 yorum:

Yorum Gönder

Special design for Sabun Ruhu by GeCe